Beyin Gelişiminin Temelleri: Çocukluk Döneminin Önemi
Doğumdan İtibaren Beyin Gelişimi
Bebekler doğduklarında beyinleri yetişkinlerin
beyninin yaklaşık %25'i kadar bir büyüklüğe sahiptir. Ancak doğumdan sonraki
ilk birkaç yıl içinde inanılmaz bir hızla büyür ve gelişir.
Bu süreçte:
- Sinaptogenez
(Sinaps Oluşumu): Milyarlarca sinaptik bağlantı oluşur. Bu
bağlantılar, bebeğin öğrenme, düşünme ve çevreyle etkileşim kurma
yeteneğini şekillendirir.
- Plastisite: Beyin, çevreden aldığı
uyarılara göre şekillenir ve yeni bağlantılar oluşturur. Bu, erken
deneyimlerin beyin gelişimindeki rolünü kritik hale getirir.
- Duyusal
ve Motor Gelişim: Görme, duyma, dokunma gibi duyusal beceriler ve
motor hareketlerin gelişimi, beyin yapılarının olgunlaşmasını destekler.
Kritik Dönemler: İlk 5 Yılın Rolü
Çocukluk döneminin özellikle ilk beş yılı, beyin
gelişimi açısından “kritik dönem” olarak kabul edilir.
Bu dönemde:
- Hızlı
Gelişim: Sinir
hücreleri arasındaki bağlantılar yoğunlaşır ve beynin farklı bölgeleri
uzmanlaşmaya başlar.
- Duygusal
Temeller:
Çocuğun sevgi dolu ve güvenli bir ortamda büyümesi, duygusal ve sosyal
gelişimi için hayati öneme sahiptir.
- Dil
Gelişimi: Beyin,
dil öğrenimi için oldukça alıcıdır. Çocuğa sunulan dilsel uyarılar, kelime
hazinesi ve dil becerilerinin gelişimini etkiler.
- Deneyimlerin
Etkisi: Zengin
deneyimler ve etkileşimler, beynin nöral yollarını güçlendirir ve çocuğun
potansiyelini maksimize eder.
Erken dönemdeki bu gelişim, çocuğun ilerleyen
yaşamında bilişsel, sosyal ve duygusal becerilerinin temelini oluşturur. Bu
nedenle, ebeveynlerin ve eğitimcilerin bu kritik dönemde çocuğa sağladıkları
destek ve fırsatlar, onların yaşam boyu başarısında önemli bir rol oynar.
Beyin Gelişimini Etkileyen Faktörler
Beyin gelişimi, genetik yapıdan çevresel etkilere kadar
birçok faktörden etkilenir. Çocukların bilişsel, duygusal ve sosyal
potansiyellerini en üst düzeye çıkarabilmeleri için bu faktörlere dikkat
edilmesi önemlidir.
Genetik ve Çevresel Etkiler
- Genetik
Faktörler: Beynin
temel yapısı ve işlevleri, genetik kod tarafından belirlenir. Ancak
genetik potansiyelin tam anlamıyla ortaya çıkması, çevresel etkileşimlere
bağlıdır.
- Çevresel
Faktörler:
Çocuğun maruz kaldığı deneyimler, eğitim, sevgi dolu bir ortam, stres ve
travmalar beyin gelişiminde kritik bir rol oynar.
- Epigenetik: Çevresel faktörler, genlerin
işleyişini etkileyebilir. Örneğin, olumlu bir çevre genlerin olumlu yönde
çalışmasını tetiklerken, olumsuz bir çevre tersine bir etki yaratabilir.
Beslenmenin Rolü
- Gebelik
Dönemi: Beyin
gelişimi, anne karnında başlar. Bu dönemde annenin dengeli beslenmesi,
fetüsün sağlıklı bir beyin yapısı geliştirmesine yardımcı olur.
- Erken
Çocukluk:
Özellikle omega-3 yağ asitleri, demir, çinko ve vitaminler (A, B, D ve E)
beyin gelişimi için hayati öneme sahiptir.
- Su
Tüketimi:
Yeterli su tüketimi, beynin metabolik işlevlerini destekler.
- Şeker
ve İşlenmiş Gıdalar: Fazla şeker ve işlenmiş gıdalar, beyin
fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir.
Uykunun Önemi
- Beyin
Dinlenmesi: Uyku
sırasında beyindeki sinaptik bağlantılar düzenlenir ve güçlenir. Bu,
öğrenme ve hafıza süreçlerini destekler.
- Hormon
Salınımı: Büyüme
hormonu, uyku sırasında salınır ve beyin dokusunun gelişimine katkı
sağlar.
- Yetersiz
Uyku: Uyku
eksikliği, dikkat dağınıklığı, öğrenme güçlükleri ve duygusal
dengesizliklere yol açabilir.
Fiziksel Aktivite ve Oyun
- Nöral
Bağlantılar:
Fiziksel hareket, beynin farklı bölgeleri arasında yeni bağlantılar
kurulmasını sağlar.
- Duyusal
ve Motor Gelişim: Oyunlar, çocukların duyusal ve motor becerilerini
geliştirmesine yardımcı olur.
- Stres
Azaltıcı Etki:
Serbest oyun, çocukların stres seviyelerini azaltır ve rahatlamalarını
sağlar.
- Sosyal
Beceriler: Grup
oyunları, çocukların iş birliği, empati ve problem çözme becerilerini
güçlendirir.
Bütün bu faktörler bir araya geldiğinde, çocuğun
beyninin sağlıklı gelişimini destekler ve yaşam boyu öğrenme yeteneklerini
güçlendirir. Ebeveynler ve eğitimciler, bu faktörleri dikkate alarak çocuklara
uygun bir ortam ve fırsatlar sağlamalıdır.
Nöral Bağlantılar ve Öğrenme
Kapasitesi
Beyin, öğrenme ve çevresel uyaranlara yanıt verme
kapasitesini, nöronlar arasındaki bağlantılar aracılığıyla gerçekleştirir.
Çocukluk döneminde bu bağlantıların oluşumu ve yoğunluğu, gelecekteki bilişsel
becerilerin temelini oluşturur.
Sinaptik Yoğunluk Nedir?
- Tanımı: Sinaptik yoğunluk, beynin
sinir hücreleri (nöronlar) arasındaki bağlantıların (sinapsların) sayısını
ifade eder.
- Erken
Dönemdeki Artış:
Doğumdan sonra, sinaps oluşumu inanılmaz bir hızla artar. Örneğin, bir
bebekteki sinaps yoğunluğu, yetişkin bir bireyinkinin iki katına
ulaşabilir.
- Sadeleşme
Süreci (Pruning): Beyin, kullanıma bağlı olarak gerekli sinapsları
güçlendirir, kullanılmayanları ise "budar." Bu süreç, öğrenme ve
adaptasyon için kritik öneme sahiptir.
Sinaptik Yoğunluk ve Öğrenme:
- Deneyim
ve Etkileşim:
Çocukların çevreleriyle etkileşim kurdukları her an, yeni sinaptik
bağlantıların oluşmasına katkıda bulunur.
- Zengin
Uyaranlar: Zengin
ve çeşitli deneyimlere maruz kalan çocuklarda sinaptik yoğunluk daha iyi organize
edilir.
Erken Yaşta Öğrenmenin Etkileri
- Plastisite: Çocukluk dönemindeki beyin,
çevreden gelen bilgiye çok daha açıktır ve uyum sağlama kapasitesi
yüksektir. Bu, öğrenmenin kolay olduğu ve uzun süreli etkiler
yaratabileceği anlamına gelir.
- Dil Öğrenimi: Bebeklik ve erken çocukluk
döneminde dil öğrenimi hızla gerçekleşir. Birden fazla dil öğrenmek,
beynin bilişsel esnekliğini artırır.
- Duyusal
ve Motor Beceriler: Duyusal algılar ve motor beceriler, erken yaşta
öğrenme sürecinin temel taşlarını oluşturur. Örneğin, yürümeyi ve
konuşmayı öğrenmek, beynin farklı bölgelerinin birbiriyle koordinasyonunu
sağlar.
- Eleştirel
Düşünme ve Problem Çözme: Erken yaşta sunulan eğitici oyunlar ve
aktiviteler, çocukların analitik düşünme ve problem çözme becerilerini geliştirir.
Öğrenme Kapasitesini Desteklemek
için Öneriler:
- Eğitici
Aktiviteler:
Çocuğun yaşına uygun öğrenme materyalleri ve oyunlarla beyin gelişimi
teşvik edilebilir.
- Çevresel
Zenginlik:
Çocuğun çevresine zenginleştirici uyaranlar (kitaplar, doğa gezileri,
müzik) sağlanması önemlidir.
- Ebeveyn
Katılımı: Sevgi
dolu bir ilişki ve güvenli bağlanma, öğrenme kapasitesini olumlu etkiler.
Duygusal Gelişim ve Beyin İlişkisi
Çocukların duygusal gelişimi, beyin yapılarının ve
işlevlerinin olgunlaşmasıyla yakından ilişkilidir. Duygusal deneyimler,
özellikle çocukluk döneminde, beyin gelişiminin şekillenmesinde kritik bir rol
oynar.
Stresin Beyin Üzerindeki Etkileri
Stres, beyindeki farklı bölgeleri etkileyebilir ve
uzun süreli etkiler bırakabilir.
- Kortizol
ve Stres: Kronik
stres durumunda stres hormonu kortizol yükselir. Bu, beynin özellikle
öğrenme ve hafıza ile ilişkili olan hipokampus bölgesine zarar
verebilir.
- Duygusal
Düzenleme: Stres
altındaki çocuklar, duygularını düzenlemekte zorlanabilir ve sosyal
ilişkilerde güçlük yaşayabilir.
- Beynin
Gelişimi: Uzun
süreli stres, beynin frontal korteks (karar verme ve problem çözme) ve
amigdalası (duygusal tepkiler) gibi bölgelerini etkileyerek çocuğun
duygusal ve bilişsel gelişimini sekteye uğratabilir.
- Stres
Kaynakları: İhmal,
travma, duygusal yoksunluk gibi durumlar çocuk beyninde toksik strese
neden olabilir.
Stresi Azaltmak için Neler
Yapılabilir?
- Destekleyici
Ortam:
Çocuğun duygularını ifade etmesine izin veren güvenli bir ortam sağlamak.
- Rutinler: Düzenli uyku, oyun ve öğrenme
zamanları ile çocuğa öngörülebilirlik sunmak.
- Sakinleştirici
Etkinlikler:
Meditasyon, nefes egzersizleri ve doğa yürüyüşleri stres seviyelerini
azaltabilir.
Güvenli Bağlanma ve Beyin Gelişimi
- Bağlanma
Nedir?
Güvenli bağlanma, çocuğun bakım veren bir yetişkinle geliştirdiği güvene
dayalı ilişkidir. Bu ilişki, çocuğun beyninin duygusal düzenleme ve sosyal
etkileşim becerilerini geliştirmesine yardımcı olur.
- Amigdalaya
Etkisi: Sevgi
ve şefkat dolu bir ilişki, beynin amigdalasında güvenli duygusal
bağlantılar kurulmasını teşvik eder.
- Oksitosin: Güvenli bağlanma, "sevgi
hormonu" olarak bilinen oksitosin salınımını artırarak çocuğun
stresle başa çıkma becerisini geliştirir.
- Bilişsel
Gelişim:
Güvenli bağlanma, çocuğun öğrenme kapasitesini artırır ve özgüvenli bir
birey olmasına katkı sağlar.
Güvenli Bağlanmayı Desteklemek için
Öneriler:
- Sevgi
ve İlgi Gösterin: Çocuğun ihtiyaçlarına duyarlı bir şekilde yanıt
vererek güven duygusunu pekiştirin.
- Kaliteli
Zaman Geçirin:
Çocuğunuzla oyun oynayın, konuşun ve onun duygularını anlamaya çalışın.
- Tutarlılık
Sağlayın:
Tutarlı bir bakım ve sevgi, çocuğun güvenli bağlanma geliştirmesini
destekler.
Dil ve Bilişsel Becerilerin Gelişimi
Dil gelişimi ve bilişsel beceriler, beynin farklı
bölgelerinin koordinasyonu ile şekillenir. Bu süreç, çocuğun çevresini
anlaması, kendini ifade etmesi ve problem çözme yeteneklerini geliştirmesi
açısından kritik öneme sahiptir.
Konuşma ve Kelime Hazinesinin Beyin
Üzerindeki Etkisi
- Beyin Bölgeleri: Dil gelişimi, beynin Broca
alanı (konuşma üretimi) ve Wernicke alanı (anlama) gibi
bölgelerinin olgunlaşmasıyla ilişkilidir.
- Erken
Başlangıç:
Bebekler ilk kelimelerini 12-18 ay civarında söyler. Bu süreçte, kelime
dağarcığı hızla genişler ve beyin sinaptik bağlantıları güçlendirir.
- Zengin
Kelime Hazinesi: Dilsel
uyarılara maruz kalan çocukların beyinleri, daha karmaşık sinir ağları
oluşturur. Kelime dağarcığı zengin olan çocuklar, bilişsel esneklik ve
yaratıcılık açısından avantaj sağlar.
- Okuma ve
Dinleme:
Çocuklara kitap okuma ve onların dinlediği konuşmalar, kelime öğrenimini
ve beynin dil merkezlerinin gelişimini destekler.
Dil Gelişimini Desteklemek için:
- Sohbet
Edin:
Çocukla sık sık konuşarak kelime dağarcığını genişletin.
- Kitap
Okuma: Yaşına
uygun kitaplar okuyarak dil becerilerini teşvik edin.
- Sorular
Sorun: Açık
uçlu sorularla çocuğun dil ve düşünce becerilerini geliştirin.
Problem Çözme Becerilerinin Gelişimi
Problem çözme becerileri, bilişsel gelişimin önemli
bir parçasıdır ve beynin frontal lobu tarafından yönetilir.
- Deneme
Yanılma:
Çocuklar problem çözmeyi genellikle deneme yanılma yoluyla öğrenir. Bu
süreç, nöral bağlantıları güçlendirir ve öğrenme kapasitesini artırır.
- Karmaşık
Düşünme:
Çocuklar, problem çözme sırasında analiz yapmayı, neden-sonuç ilişkilerini
anlamayı ve strateji geliştirmeyi öğrenirler.
- Oyunların
Rolü:
Yapbozlar, strateji oyunları ve grup etkinlikleri, çocukların problem
çözme becerilerini geliştirir.
Problem Çözme Becerilerini
Desteklemek için:
- Sorularla
Yönlendirin:
Çocuğun kendi çözümlerini bulmasını teşvik edin.
- Zorluk
Seviyesini Artırın: Yaşına uygun ama hafif zorlayıcı problemlerle
karşılaştırın.
- Başarıyı
Kutlayın: Çözüm
bulduğunda onu motive edecek bir geri bildirim sağlayın.
Teknolojinin ve Ekran Süresinin Beyin
Gelişimine Etkisi
Teknolojik cihazlar, çocukların öğrenme ve eğlenme
süreçlerini destekleme potansiyeline sahiptir. Ancak, uzun süreli ve kontrolsüz
kullanım, beyin gelişimi üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir.
Dijital Cihazların Avantajları ve
Riskleri
Avantajları:
- Eğitimsel
İçerikler:
Çocuklara uygun tasarlanmış dijital oyunlar ve uygulamalar, problem çözme,
dil öğrenimi ve analitik düşünme becerilerini geliştirebilir.
- Erken
Bilişsel Gelişim: İnteraktif uygulamalar, görsel-işitsel öğrenmeyi
destekleyerek çocukların bilgiye erişimini kolaylaştırır.
- Bağlantı
ve İletişim:
Dijital araçlar, uzaktaki aile üyeleri ve arkadaşlarla iletişim kurmayı
sağlar, sosyal bağları güçlendirebilir.
Riskleri:
- Dikkat
Eksikliği:
Sürekli ekran kullanımı, çocukların dikkat sürelerini kısaltabilir ve
odaklanma sorunlarına yol açabilir.
- Dil ve
Sosyal Beceriler: Ekran başında uzun zaman geçirmek, yüz yüze
iletişim fırsatlarını azaltarak dil ve sosyal becerilerin gelişimini
sınırlayabilir.
- Uyku
Bozuklukları: Mavi
ışığa maruz kalma, uyku düzenini bozarak beyin gelişimini olumsuz
etkileyebilir.
- Bağımlılık: Aşırı ekran kullanımı,
çocuklarda teknoloji bağımlılığı riskini artırabilir.
Dengeli Ekran Süresi Yönetimi
Önerilen Süreler:
- 0-2
Yaş: Ekran
süresi önerilmez. Bunun yerine yüz yüze etkileşimler tercih edilmelidir.
- 2-5
Yaş: Günde
en fazla 1 saat, kaliteli ve eğitici içeriklerle sınırlı olmalıdır.
- 6-12
Yaş: Eğitim
ve eğlence amaçlı ekran kullanımı dengelenmeli, günlük toplam süre 2 saati
aşmamalıdır.
Dengeli Kullanımı Destekleyen İpuçları:
- Eğitici
İçeriklere Yönelin: Çocuğun yaşına uygun, öğretici ve yaratıcı
içeriklerin seçilmesine özen gösterin.
- Ekransız
Zaman Dilimleri: Yemek
zamanı, yatmadan önce ve aile etkinliklerinde ekran kullanımını tamamen
sınırlandırın.
- Alternatif
Aktiviteler:
Fiziksel oyunlar, açık hava etkinlikleri ve kitap okumak gibi ekran dışı
alternatifler sunun.
- Örnek
Olun:
Ebeveynlerin ekran kullanım alışkanlıkları, çocuklar üzerinde büyük bir
etkiye sahiptir. Dengeli kullanım konusunda iyi bir model olun.
- Parental
Control Kullanımı: Ebeveyn kontrolü araçlarıyla çocuğun
erişebileceği içerik ve süreyi sınırlayın.
Teknoloji, doğru ve dengeli kullanıldığında öğrenme ve
gelişim için güçlü bir araçtır. Ancak, uzun vadeli etkilerden kaçınmak için
çocukların ekran süresi dikkatle yönetilmeli ve sağlıklı bir denge
kurulmalıdır.
Ebeveynlere ve Eğitimcilere Öneriler
Çocukların beyin gelişimini en iyi şekilde
desteklemek, onların potansiyellerini ortaya çıkarmalarına yardımcı olmak için
ebeveynler ve eğitimciler kilit bir rol oynar. Doğru yönlendirmeler ve sevgi
dolu bir ortam, bu süreci güçlendirir.
Beyin Gelişimini Desteklemek için
Oyunlar ve Aktiviteler
1. Yaratıcı Oyunlar:
- Yapbozlar
ve Lego gibi oyunlar, problem çözme becerilerini geliştirir.
- Boyama
ve el işi etkinlikleri, el-göz koordinasyonunu ve yaratıcılığı artırır.
2. Fiziksel Aktiviteler:
- Koşma,
zıplama gibi hareketli oyunlar, motor becerileri ve beyin ile vücut
arasındaki koordinasyonu güçlendirir.
- Doğa
yürüyüşleri veya bahçe işleri, çocuğun çevreyi keşfetmesini teşvik eder.
3. Duyusal Oyunlar:
- Kinetik
kum, suyla oynama gibi etkinlikler, duyusal farkındalığı artırır ve beynin
öğrenme kapasitesini destekler.
4. Strateji ve Hafıza Oyunları:
- Satranç
ve hafıza kartı oyunları, analitik düşünme ve hafıza geliştirme için
idealdir.
Sevgi ve İlgi Dolu Bir Ortamın Önemi
1. Güven ve Bağlanma:
- Çocukların
duygusal güvenliği, onların beyin gelişimini olumlu yönde etkiler. Güvenli
bağlanma, çocuğun stresle başa çıkmasına yardımcı olur.
2. Destekleyici İletişim:
- Çocuğunuzu
dinlemek, onun duygularını anlamak ve duygularını ifade etmesine yardımcı
olmak önemlidir. Bu, sosyal ve duygusal becerileri güçlendirir.
3. Pozitif Geri Bildirim:
- Çocuğun
çabalarını takdir etmek, özgüvenini artırır ve öğrenme motivasyonunu
güçlendirir.
Çocuğun Potansiyelini Geliştirmek
İçin Stratejiler
1. İlgi Alanlarını Keşfetmek:
- Çocuğun
doğal ilgi alanlarını gözlemleyin ve bu alanlarda onu destekleyecek
aktiviteler sunun.
2. Bireysel Farklılıkları Dikkate Almak:
- Her
çocuğun öğrenme hızı ve yöntemi farklıdır. Ona özel bir yaklaşım
geliştirin.
3. Eleştirel Düşünme Becerilerini Teşvik Etmek:
- Çocuğa
sorunları çözmesi için rehberlik edin ve kendi çözümlerini üretmesine
fırsat tanıyın.
4. Rutinler Oluşturmak:
- Düzenli
uyku, beslenme ve çalışma saatleri, çocuğun beyin gelişimi ve genel
sağlığı için önemlidir.
5. Teknolojiyi Doğru Kullanmak:
- Eğitim
amaçlı uygulamalarla ekran süresini faydalı bir hale getirin, ancak
sınırlı tutmayı unutmayın.
Beyin Gelişimi Hakkında Mitler ve Gerçekler
Çocukların beyin gelişimi hakkında yaygın bazı
yanlış bilgiler, ebeveynler ve eğitimciler arasında kafa karışıklığına neden
olabilir. Bilimsel gerçekleri anlamak, doğru kararlar almak için kritik öneme
sahiptir.
Mit 1: Çocuklar Doğuştan Ya Yeteneklidir
Ya Değil
Gerçek: Beyin, doğumdan itibaren
çevreden gelen deneyimlere açık ve şekillenebilir bir yapıya sahiptir. Çocuğun
yetenekleri, genetik faktörlerin yanı sıra, uygun çevresel koşullar, eğitim ve
destekle önemli ölçüde geliştirilebilir.
Mit 2: Beynin %10'u Kullanılır
Gerçek: Bu yaygın inanış tamamen
yanlıştır. Beyin, sürekli aktif bir organ olup, her gün çeşitli bölgeleri
farklı işlevler için kullanılır. Çocukların beyni de dinlenme sırasında bile
sürekli olarak sinaptik aktivitelerle meşguldür.
Mit 3: Erken Eğitim Olmazsa Beyin
Gelişimi Kaçırılır
Gerçek: Erken yaşlarda
öğrenmenin önemi büyük olsa da, beyin yaşam boyu öğrenme kapasitesine sahiptir.
Çocukluk döneminde kaçırılan fırsatlar, uygun destekle daha sonraki yaşlarda
telafi edilebilir.
Mit 4: Teknoloji Çocukların Beynini
"Bozar"
Gerçek: Teknoloji kontrolsüz ve
aşırı kullanıldığında olumsuz etkiler yaratabilir, ancak doğru şekilde
kullanıldığında öğrenme ve bilişsel gelişim için güçlü bir araçtır. Önemli
olan, çocukların ekran süresinin dengeli ve içerik açısından kaliteli
olmasıdır.
Mit 5: Zeka Tamamen Genetikle Belirlenir
Gerçek: Zeka hem genetik hem de
çevresel faktörlerden etkilenir. Çocuklara sunulan öğrenme fırsatları, sosyal
etkileşimler ve eğitim, zeka gelişimini önemli ölçüde etkiler.
Mit 6: Çocuklar Oyun Oynayarak Zaman
Kaybeder
Gerçek: Oyun, çocukların problem
çözme, yaratıcılık ve sosyal beceriler gibi birçok önemli yeteneği geliştirdiği
bir araçtır. Beyin gelişiminde oyunun olumlu etkileri, bilimsel olarak
kanıtlanmıştır.
Mit 7: Daha Fazla Ders, Daha İyi Beyin
Gelişimi Sağlar
Gerçek: Çocukların beyin
gelişimi için dinlenme, oyun ve eğitimin dengeli olması gerekir. Sürekli
akademik çalışmalar, çocuklarda stres yaratabilir ve öğrenme süreçlerini
olumsuz etkileyebilir.
Mit 8: Multitasking (Çoklu Görev) Beyni
Daha Verimli Yapar
Gerçek: Aynı anda birçok görev
yapmak, özellikle gelişim çağındaki çocuklar için öğrenme ve dikkat süreçlerini
olumsuz etkileyebilir. Çocukların bir işe odaklanmaları, derin öğrenme için
daha etkilidir.
Mit 9: Müzik Dinlemek Zekayı Artırır
("Mozart Etkisi")
Gerçek: Mozart dinlemenin zekayı
artırdığına dair doğrudan bir bilimsel kanıt yoktur. Ancak müzik eğitimi,
bilişsel becerileri ve hafızayı geliştirebilir.
Özet
Çocukların beyin gelişimi hakkında doğru bilgiye
sahip olmak, onların potansiyellerini en iyi şekilde desteklemek için hayati
önemdedir. Bilimsel gerçekler ışığında hareket etmek, ebeveynler ve eğitimciler
için daha etkili stratejiler geliştirilmesini sağlar.

0 Yorumlar